Blog

Af Yasasının Psikolojik ve Lirik Analizi

Prof. Dr. Ayhan Kalyoncu


 

Af, genel tanımıyla, bir kişinin kusurunu hoş görerek bağışlamak demektir. 

 
 
Af emriyle açılmıştı hapishane kapısı
Çıkınlarda gecenin, binlerce gecenin uyunmamış uykusu,
Bir yorgunluk çökünce yürünmüş yeryüzünden.
Kalabalıkla dağılır birer ikişer mahpuslarım,
Doğuya, Batıya, Kuzeye, Güneye, hür,
Yüreklerinde bir çığ
Yaşamak sevinci vay,
Yaşamak korkusu.
— Fazıl Hüsnü Dağlarca
 
 

Af, genel tanımıyla, bir kişinin kusurunu hoş görerek bağışlamak demektir. İnsanlar yaşam boyunca en küçük topluluk olan aileden başlayarak, okulda, sokakta, askerlikte, evlilikte, işyerinde yani her türlü toplulukta davranışlarını belirli sınırlar içinde tutmayı öğrenirler. Zaten tarih boyunca tüm toplumlar, insanların nasıl davranacağına ilişkin kurallar koymuşlardır. Bu kurallara uymamak “suç” işlemektir. Suç ceza ile sonlanır. Ancak bazı kural dışı davranışlarda bir baba çocuğunu, bir öğretmen öğrencisini nasıl bağışlarsa, bazen devletler de yasalara uymayarak suç işleyen bireylerini bağışlayabilir.  Psikososyal gelişim sürecindeki çocuğun eğitiminde suçun, cezalandırmanın ve bağışlamanın önemi büyüktür. Suç ceza ile, ceza bağışlanma ile sonlanır. Çocuğun yaptığı herhangi bir yanlış davranış sonrasında cezalandırılmasının anlamı ana-babasının sevgisini yitirmesi, bağışlanmasının anlamı ise bu sevgiyi yeniden kazanması olarak simgelenir. Böylece çocuk, yaşı ilerledikçe ana-babasının onaylamadığı davranışları, onlar yanında olmasa da kendi muhakemesini kullanarak yapmamayı öğrenir. Eğer kişi, suç olabilecek bir söz söylemiş veya davranış yapmışsa ortaya çıkan olumsuz durumu onarması gerekir. Yapılan yanlışın düzeltilmesi ya da verilecek cezanın bağışlanması, ancak kişiliğin geliştiği çocukluk yıllarında her şeyin yeniden başlamasını sağlar. Yaşamın ileriki yıllarında bağışlanma kişilerde davranış değişikliği yapmaz.

Yeryüzündeki tüm toplumlarda adi suçlular göz önüne alındığında, çoğunun kişilik yapısı “topluma karşı” yada “antisosyal” olarak adlandırdığımız bir kişilik bozukluğudur. Bu karakter yapısını taşıyan insanlar; doğuracağı sonuçlara aldırmaksızın, anlık ve bencil çıkarlarına doyum arayan, suçluluk duygusu taşımayan sorumsuz ve dürtüsel davranışlar gösterirler. Toplumsal değerlerden yoksun olan bu kişilerin vicdanları da gelişmemiştir. Diğer insanların duyguları onları ilgilendirmez. Geçmiş ya da gelecek kavramları yoktur. Yaşamları ard arda gelen şimdiki zamanlardan oluşur. Diğer insanlara sadece etkileme ve sömürme amacı ile olumlu bir izlenim bırakma çabasına girerler. Kendi toplum dışı davranışlarının suçunu diğer başkalarına atarlar. Zaten insanların duygularına ve haklarına saygı göstermedikleri gibi ayrıca sömürebildikleri kişileri de küçümserler. Otorite ve yasaları tanımaz, yaptıkları yanlışlardan ders almazlar. Kolayca yalan söyler, çaba göstermeden kazanmak, en iyi şeylere sahip olmak isterler. İçinde bulundukları her an, sonuçlarını düşünmeden doyum sağlayacakları davranışlara yönelirler. Gelecek için tasarıları, geçmiş içinse pişmanlıkları yoktur. Çıkacak olan af yukarıda tanımladığım antisosyal kişilikteki suçluları yeniden topluma kazandıramayacağı gibi bunlarla karşılaşacak masum insanların başına belaya sokacaktır.

 
 
Günün dolar da bir gün sen de
Özgürlüğü bir gelin gibi takıp koluna
Çıkarsın
Başlar yeni maceran güneşte
Başlar işsizlik
O en büyük hapishane.
— Metin Demirtaş
 
 

Eğer işlenen suçlar genel aflarda olduğu gibi tamamen ortadan kaldırılmayıp, sabıka kayıtları silinmezse yani kişilerin giydiği hükümler sabit kalırsa, tekrar benzer suçu işlediklerinde verilecek cezalar affedilen süre ile birlikte uygulanırsa kader mahkumu diye adlandırılan aslında suç işlemeye eğilimi olmayan insanlar için yeni af kanunu rehabilite edici olabilir. Ancak yine de bu kişilerin işledikleri suçlardan mustarip olan insanlar ve yakınlarının durumu ele alınırsa, bütün suçluların herkesin vicdanını rahatlatacak sürelerde ceza çekmeleri gereklidir. Eğer bu af özellikle düşünce suçları gibi adaletsiz ve yanlış kararların düzeltilmesini sağlayacaksa elbette hem toplum hem de kişilerin vicdan ve sosyal adalet duygularına olumlu katkı sağlayacaktır.

 
 
Düşünüyorum bazen :
Bunca hasret
Bunca keder neden?
Savaşsız bir dünya özlemekten.
“Çocuklar öldürülmesin” demekten.
İşte çocuğum, babanın suçları bunlar.
Bir gün gelecek
Ne ben kalacağım dünyada
Ne de bizi birbirimizden ayıranlar.
Ama
Çocukları onların babalarından utanacaklar
Sen babanla övünürken.
— Ataol Behramoğlu
 
 

Aslında bu affın bir diğer boyutu da affı çıkartan kişilerin psikolojileridir. Bu insanlar niye affedici ve bağışlayıcı olmak istemişlerdir. Kendi içlerinde yaşadıkları suçluluk duygusunu yaratan tehlikeli isteklerini çok yoğun baskı altında tutan kişiler, bu isteklerinin tam karşıtı olan bilinçli tutum ve davranışlar geliştirerek kendilerini korumaya çalışırlar. Dolayısıyla baskıya alınmış düşmanca duygular sevgi gösterileri ile, saldırgan istekler sevecenlikle, cinsel istekler ahlâkçılıkla, eşcinsel eğilimler karşı cinse yöneltilmiş abartılı ilgi ve etkinlikle maskelenir. Bu bilgiler sizlere affı isteyen ve çıkartanların psikolojisini değerlendirtecektir.

 
 
Demek ki sizde de var.
Ülkesini seven
Ve askerliğe elverişli olmayan
Vergiden bağışık adamlar?
Yağmurcuk söyle
Hepsi de şişman mı?
Çok yer kaplar mı ülkende?
Bak yağmurcuk
Bütün bunlar aramızda/yani kayıt dışı
Sen bilir misin
Ona inanmayanlar tarafından yapılır yasalar.
— Sedat Kısa
 
ProfDrAyhanKalyoncu